Güney Kore’de flütü andıran geleneksel bir enstrüman bulunmaktadır. Piri olarak bilinen bu enstrümanı sizlerle tanıştırmak istiyorum.
Piri klasik ve halk müziğinde kullanılan çift kamışlı bir Kore müzik enstrümanıdır. Bambudan yapılır. Büyük kamışı ve silindirik delikleri diğer müzik aletlerine göre daha yumuşak bir ses çıkmasına neden olur. Tipik bir pirinin bambu gövdesinde sekiz parmak deliği bulunur. Deliklerden yedi tanesi önde bulunur ve bir delikte arkada baş parmak için bulunmaktadır.
Dört Tip Piri Vardır: 1. Hyang Piri (향피리) 2. Se Piri (세피리) 3. Dang Piri (당피리) 4. Dae Piri (대피리)
Her müzik türü için farklı bir kullanımı olduğundan dört farklı türü bulunmaktadır. Hyang piri tüm Pirilerin arasında en uzunu ve en yaygın kullanılanıdır. Çünkü yüksek ve nazal sesi genellikle bir topluluk içinde ana melodiyi üstlenir. Se piri küçük, ince ve daha sessiz bir türdür. Ayrıca ince sesinden dolayı, bu türü yumuşak veya yaylı çalgılar ile birlikte kullanılır. Dang / Tang piri geniştir ve Çin’in Guanzi enstrümanına benzer. Ayrıca, dae piri, modern bir piridir ve tuşları ve çanı ile daha çok batılı obua enstrümanına benzer.
Pirinin Goguryeo döneminden önce Çin’in batısında kıyısında bulunan bir yerde Kore’ye geçtiği düşünülmektedir. Suseo’ye göre (수서; 隋 书), piri gagwan olarak bilinen (가관; 笳 管) ve Kucha kaynaklı olan bir alettir. Se piri hyang piriden küçüktür ama aynı yapı yelpazesine sahiptir. Se piri hyang piriden sonra icat edilmiş gibi görünüyor. Çin’de pirinin eşdeğeri Guan’dır (ayrıca bili olarak da bilinir), Japonya’daki karşılığı ise hichiriki’dir.
Merhabalar, yeni yazımda Güney Kore’nin geleneksel lezzetlerinden biri olan Tteok’dan bahsetmek istiyorum. Asya mutfağını hiç bilmeyen bir kişi bile mutfaklarında pirincin ne kadar önem taşıdığını az çok duymuştur. Bu lezzette pirinç keki olarak adlandırılmaktadır.
Tteok (Korece: 떡), yapışkan veya yapışkan olmayan pirinç de dahil olmak üzere çeşitli tahıllardan ve buğulanmış un ile yapılan bir Kore pirinç kekleridir. Buğulanmış un, tteok yapmak için dövülebilir, şekillendirilebilir veya tavada kızartılabilir. Bazı durumlarda, tteok pişmiş tanelerden dövülür.
Tteok genellikle paylaşılan bir besindir. İçkilerle sunulan tteoka boktteok denir ve komşular ve akrabalarla paylaşılır. Ayrıca ziyafetler, ayinler ve çeşitli festival etkinliklerinde kutlama yiyeceklerinden biridir.
14 – 17 Temmuz tarihlerinde Güney Kore’de çok güzel bir festival gerçekleşecek. Sizlere bu yaklaşan festivalle alakalı bilgiler vermek istiyorum. 🙂
Muhteşem lotus çiçekleriyle kutlanan bu festival, yabani çiçeklerin korunmasının da önemini vurgulamaktadır. Festival kapsamındaki programlar lotus çiçekleriyle ilgili birçok olay içermektedir, uluslararası ziyaretçilerinde katıldığı kâğıttan lotus çiçekleri yapma, lotus çiçeği sabunu yapma gibi popüler programları içine almaktadır. Diğer çeşitli turistlik yerlerde festivalin yakının da bulunmaktadır. Birkaçını sıralarsak, Baekje’nin kültürünü ve tarihini anlatan Baekje Wangneungwon (Kraliyet Türbesi), Nakhwaam ve Baekje Tarihi Müzesi.
Bu yazımda sizlere Güney Kore’nin geleneksel enstrümanları denince akla ilk gelenlerden biri olan Gayageum’dan bahsetmek istiyorum. Tarihi dizilerde çokça karşımıza çıkan bu enstrümanın bazılarımızı “bende çalmak isterdim” düşüncesine sürüklemiş olduğu bir gerçek. Önceki yazılarımda uzun yıllar boyunca Türkiye – Güney Kore Dostluk Derneği bünyesinde gönüllü olarak çalıştığımı belirtmiştim, sizlere o platformumuzdan Esra Hanım’ın hazırlamış olduğu içeriği paylaşmak istiyorum bakalım bu enstrümanı daha yakından tanımak isteyecek misiniz? 🙂
Gayageum / Stringed Instrument (가야금)
Gayageum ya da kayagum, geleneksel Kore kanun benzeri 12 yaylı bir enstrümandır. Daha yeni çeşitleri 21 ya da diğer sayıda yaya sahiptir. Muhtemelen en iyi bilinen geleneksel Kore müziği enstrümanıdır. Çin guzheng, Japon koto, Moğol yatga ve Vietnam đàn tranh gibi diğer Asya enstrümanları ile ilişkilidir.
Tarihi
Kore Üç Krallık Dönemi tarhi olan Samguksagi (1145)’ye göre gayageum, Çin enstürmanı incelendikten sonra Kral Gasil tarafından 6.yüzyılda Gaya konfederasyonunda geliştirilmiştir. Kral, bu enstrümanda çalınabilecek bir müziği bestelemesi için Wu Ruk adında bir müzisyeni görevlendirmiştir. Orijinal adı gayago idi ve sonra gayageum olmuştur. Gayageum, Silla Hanedanlığı Kralı Jinheung zamanında Wu Ruk tarafından geliştirilmiştir.
Kral Gashil’in antik gayageumı; beopgeum, pungnyu ya da jeong-ak gayageum gibi farklı adlarla adlandırılmıştır. Genellikle saray müziği, oda müziği ve şarkı sözleri ile ilişkilidir. Gayageumın bu türünde yaylar arasında geniş boşluklar vardır ve Yeongsan-hoesang ve Mit-doduri gibi yavaş tempoda müzikler çalmaktadır.
Sanjo gayageumın 19.yüzyılda sanjo müziğinin ortaya çıkması ile birlikte geliştiğine inanılmaktadır. Enstrümanın sanjo gayageum versiyonunda,müzisyenlerin hızlı geçişini sağlamak amacıyla yaylar birbirine yakın ve kısadır. Sanjo gayageum, şu anda en yaygın gayageum türüdür. 20.yüzyıldan bu yana bazı müzisyenler naylon kullansa bile tüm geleneksel gayageumlarda ipek yay kullanılmaktadır.
Daha fazla yay ile gayageumın modern versiyonlarında genellikle Çin’in guzhenginde kullanılanlarla benzerlik gösteren naylon kaplı çelik yaylar kullanılmaktadır.Pirinçten yapılan yaylar da yüksek ses elde etmek için kullanılmaktadır. Modern müzik çalmak için daha fazla yay sayısı ile gayageum geliştirilmiş ve enstrümanın yelpazesi artırılmıştır. Daha fazla yay ile özel yapım enstrümanlar kullanılsa da gayageum 13, 17, 18, 21, 22 ve 25 yay ile uygundur.
Yapısı
Beobgeum gayageum 30 cm kalınlığında ve 10 cm yüksekliğindedir. Gövdesi tek parça pavlonya ahşabından yapılmaktadır. Yankılayıcı kısmı, pavlonya parçasının oyulmasıyla oluşmuştur.
Sanjo gayageum 142 cm kalınlığında, 23 cm genişliğinde ve 10 cm yüksekliğindedir. Ses tablası pavlonyadan yapılmış; ancak yanları ve arka kısmı kestane ya da ceviz gibi sert ahşaptır.
Ses tablası üzerinde anjok (hareketli eşik), yayları desteklemektedir. Bu eşikler, akort ve tonlama ayarları için hakaret etmektedir. Yaylar, tellerin bağlı olduğu uyum açkısından gövdenin en üstüne kadar uzanmaktadır.
Bazı delillere göre gayageum, Silla Hanedanlığı’ndan çok daha öncesine dayanmaktadır. Jeollanamdo’daki Kwangsan alandaki son arkeolojik kazılarda, M.Ö. 1.yüzyıla ait gayageum parçaları açığa çıkmıştır.
Gayageumda enstrümanın çeşitlenmesini sağlayanüç farklı müzik türü kullanılmaktadır:
> Pungryu gayageum – Yavaş tempodaki parçalar için daha geniş aralıklı yaylardan oluşan orijinal form. > Sanjo gayageum – Hızlı bir şekilde çalabilmek için birbirine yakın yaylardan oluşan modern versiyondur. > En yeni isibil hyongeum (21 yay) enstrümanında gayageum gövdesi genişletilmiş ve modern müziğin çalınabilmesi için daha fazla yay eklenmiştir.
Merhabalar, Güney Kore köşemin ikinci yazısını ülkenin en beğendiğim yönlerinden biri olan festivallerine ayırıyorum. Güney Kore ilgim başlamadan önce bizim kültürümüzde ki önemli günler gibi Güney Kore’de de sadece belli başlı günlerde önemli etkinliklere emek ve zaman ayırıldığını düşünüyordum. Ülkeyi araştırmaya, Türkiye-Güney Kore Dostluk Derneği (KGFA) çatısı altında yer almaya başladıkça içeriğinde inanılmaz organizasyonları barındırdığını keşfettim. Küçük Prens Festivali bunlardan sadece bir tanesi.
Animasyon filmlerinin müptelası biri olarak Küçük Prens animasyonu en sevdiğim animasyonlar arasında yer almaktadır. Henüz bu animasyona, animasyonlar kategorisinde yer vermemiş olsamda bende yeri çok başkadır öyle ki çantası ve bardağı da var. 🙂 İlerleyen süreçte Küçük Prens’e de mutlaka animasyonlar alanında yer vereceğim, her neyse konuya dönecek olursak bu festivali görür görmez “yok artık” dediğimi hatırlar gibiyim çünkü inanılmaz şaşırmıştım. Küçük Prens ile Güney Kore ne alaka dedim meğersem Güney Kore’nin küçük bir alanında Petite-France dedikleri bir Fransız yerleşkesi varmış daha doğrusu aslında bir Fransa kültürünü yansıtan tema park olarak inşa edilmiş. Festivalde bu yerleşkeye özgü öyle ki festivalin orijinal adı Little Prince Lighting Festival of Petite France olarak geçiyor.
Festival içeriğinde Küçük Prens ile birlikte masal diyarı atmosferi barındırıyor. Festivalin en önemli detayı ışıklandırma üzerine kurulu olması ayrıca dans gösterileri, el boyama etkinlikleri, kukla gösterileri, film gösterimleri gibi zengin içeriğe sahip. Umarım bir gün festivale gitme fırsatım olur. 🙂 Festivalden bir kaç fotoğraf koyuyorum, sevgiler…
Yazımın içeriğine geçmeden önce kısa bir süre önce vefat eden Türkiye-Kore ilişkilerinin gelişmesinde çok büyük bir emeği olan Hilmi KESENEK abimizi saygı ve sevgi ile anıyorum, mekanı cennet olsun.
Güney Kore maceram ilk olarak TRT dizileri ile başladı ben Saraydaki Mücevher dizisini izleyerek bu yolculuğa başlamıştım o zaman yıl 2008 olması gerekiyor veya 2007 o konuda tam emin değilim. Ben Saraydaki Mücevher dizisini izlemeden önce Denizler İmparatoru dizisi yayınlanıyordu o diziyi izlememiştim ama çok kez gözüme çarpmıştı. Saraydaki Mücevher dizisinde Jang Geum karakterine o kadar bayılmıştım ki tabi o yaşta Google’a çoğu kişide olduğu gibi “Cangema” diye aratırdık. Nereden bilelim biz Cangema isminin Jang Geum olduğunu değil mi? 🙂 Bir de tabi Türkiye de değişmeyen bir algı vardır gördüğümüz her çekik insanın Çinli olduğunu düşünürüz başka ülke yokmuş gibi benim araştırmalarımda hali ile “cangema, saraydaki mücevher, çin dizisi, çinlilerin dizileri” tarzı kelimeler çerçevesinde gelişerek ilerledi ve sonunda Korea-Fans adı altında bir platforma ulaştım bu platform rahmetli Hilmi abinin 2007 yılında hayata geçirdiği ve günümüzde hala açık olan aktifliğini eskisi kadar olmasa da sürdüren bir forum sitesi. Efenim meğersem Saraydaki Mücevher bir Kore dizisi imiş bunu ilk çerçeve de öğrenmiş olduktan sonra ben Güney Kore’ye çok fazla merak duymaya başladım zaten TRT’de Saraydaki Mücevherin bu kadar beğenilmesi hemen arkasından başka dizilerin de gelmesine vesile oldu. Bende bu esnada hem TRT’de her gün okuldan geldikten sonra yayınlanan Güney Kore dizilerini izlemeye hem de Korea-Fans sitesinde daha etkin bir rol oynamaya başladım. Forum yöneticiliği yaptım, ülkenin sadece dizi-film-müzik alanına değil tarihi-kültürel alanlarına yöneldim. Bu insanlar ne tüketiyor?Gezilecek nereleri var? Tarihinde neler yaşamış, neler görmüş? Tarzında hep kafama soru işareti oluşturan yönlerini araştırdım, okudum, yazdım. Ben bu araştırmaları iyice derinleştirdikçe ülkenin aslında keşfedilmesi gereken bir hazine olduğunu daha iyi anladım. Belki bu cümleme tepki gösterenler olabilir ama bana göre bir ülkenin hayranı olmak, seveni olmak günümüz tabiri ile “fanı olmak” o ülkenin sadece ünlü bir grubunun veya bireysel sanatçısının yaşamını takip etmek, şarkılarını dinlemek veya dizisini izlemek çerçevesinde olmamalı takip ettiği ülkenin diğer yönlerini de baz almalı şeklinde düşünüyorum.
Saraydaki Mücevherden günümüze uzanan bu macera gerçekten benim için çok güzel anılar oluşturdu bir ülkeye olan ilgi ve alakanın perdenin arkasında bu kadar uzun bir dünyaya merhaba diyeceğini tahmin etmiyordum. Belki bir gün yolum Güney Kore’ye düşer, sevgiler… 🙂